1. Nükhet Duru - Tam Zamanında
2. Sıla - Vaveyla
3. Sıla - Joker
4. Cem Adrian - Siyah Bir Veda Öpücüğü
5. Red - Hayat Kaçık Bir Uykudur
6. Asfalt Dünya - Büyük Yollar
7. Özge Fışkın - Bir Avuç Fotoğraf
8. Jehan Barbur - Sarı
9. Yasemin Mori - Deli Bando
10. Pinhani - Başka Şeyler
11. Göksel - Bende Bi' Aşk Var
12. Sibel Gürsoy - Yol
13. Demet Sağıroğlu - Hiç Özlemedin Mi?
14. Hediye Güven - Yengeç
15. Şenay Lambaoğlu - İçinde Aşk Var
16. Ceylan Ertem - Soluk
17. Skeç - Okyanus
18. Hazal Seçuk - Gece
19. Gonca Birol Bahar - Keyif
(Şimdilik bir liste. Daha değişebilir, ilaveler yapılabilir, çünkü arada kaçırdıklarım ve yeni çıkacaklar olabilir.)
2012 yılında yok denilebilecek kadar az kaliteli albümün çıkması müziğimiz adına üzücü ama daha çok sevindirici. Çünkü gelinen bu son-albümsüzlük-müziksizlik hezimet noktası, umarım kalitesiz müziğin, dandik popçuların da sonu olur. Daha hala cirit atanlar var ortalıkta ama onlar da kaliteye karşı son nefeslerini harcıyorlar.
Bu yıl içersinde gerçek pop adına, popüler olup da gerçek pop müzik yapan sadece ve sadece 2-3 sanatçının olmasına rağmen, müziğe yakışır işler yaptıkları için, en çok sevdiğim, müziklerini takdir ettiğim iki sanatçının beni tatmin eden albümler yapmasından dolayı Türkçe müziksizliği unuttum, unutturdular çünkü kalitelerinden dolayı. Birisi devasa kalitedeki albümüyle Nükhet Duru, diğeri de günümüz Türkçe müziğin en iyi temsilcisi Sıla.
Nükhet Duru'nun "Tam Zamanında" albümü kalitesiz piyasaya rağmen, Nükhet Duru'nun Nükhet Duru'luğundan milim taviz vermeyerek yaptığı dolu-dolu bir CD'lik albümü alkışlanacak bir iştir. Çünkü istedikten sonra 3 dakikadan dandik 30 şarkılık bir albüm yapmak hiç de zor değil ama bırak o albümdeki zımpırtılara şarkı demeyi, bir de kulaklarımızı, ruhlarımızı kirletmesi işin en kötü tarafı. Nükhet Duru'nun albümü 6 yıllık süreçte hiçbir şeyi beğenmeyip, doğruyu buluncaya kadar yap-boz yapan, nasıl yapsam, ne etsem de adıma, müziğe yakışır bir albüm çıkarabilirimin derdine düşülmüş bir çabanın, emeğin ürünüdür. Sanılmasın ki Nükhet Duru bu süre zarfında yan gelip yatmıştır veya TV programlarıyla kendini tatmin etmiştir. Hayır, yakından takip eden biri olarak, albüm habercisi single'ların ardından albümler Nükhet Duru'nun mükemmelliyetçiliğinden dolayı, kaydedilen şarkılar albüme yakışır bulunmadığı için hep iptal edilmiştir. Yoksa Nükhet Duru için albüm çıkarmak çocuk oyuncağı gibi bir şey olsa gerek. Verir şarkıların siparişini, girer stüdyoya, okur çıkar. Bu mudur albüm yapmak acaba? Albümüm çıktı demek için albüm yapılır mı? İnsanın yani sanatçının anlatacağı bir derdinin olması gerekmez mi veya bir yerlere dokunması gerekmez mi yapılan işin? Ama piyasamız bir şeyler yapalım, insanları eğlendirelim, biz de cebimizi dolduralım derdinde. Yapımcısı da aynı zihniyette, sanatçısı da. O yüzden Nükhet Duru'nun albümü bir pırlantadır 2012 yılı için. Düzenlemelerinden, söz-müziklerine kadar bir baş yapıttır. Son 20 yıla damga vuracak nitelikte bir albüm olmasının nedeni de, müzikalitesinin diğer albümlere oranla açık ara olan zenginliğidir. Nükhet Duru'nun artık sesinin, yorumculuğunun altını çizmenin de bir anlamı yok. İyi bir iş varsa ortada, o "Yorumcu"nun işidir. O "Yorumcu" da Nükhet Duru'dan başkası olamaz zaten. Kaliteli müziğe dönüşün bir mihenk taşı olmasını bekliyoruz bu albümün ama bence gerçekten müzik adına kaliteli en az albümün çıktığı bu yıl, bu albüm bir dönüm noktasıdır. Neden mi? Piyasaya rağmen çıkarılmıştır bu albüm Nükhet Duru ve ekibi tarafından. İlla ki çok satması gerekmiyor dönüm noktası sayılması için. O işi başarmak, ortaya çıkarmaktır asıl dönüm noktası. İş olmadıktan sonra neyi döndüreceksin ki? Şu anda en azından insanları gerçek müziğe döndürebilecek bir iş var. Tanıtımla dinleyicinin o işe ulaşabilmesinde bundan sonraki iş. Bu kolay olmayacaktır, belki de mümkün olmayacaktır ama müzik şirketlerine bir sinyal verebilmesi bile çok önemlidir bu albümün. Hatta bir müzik şirketinin Nükhet Duru albümü üzerine eğilmesi bile bir dönüm noktasıdır. Çünkü Nükhet Duru müziğin adıdır bu ülkede. Nükhet Duru şarkıları ayarında, ama ses, yorum, düzenleme v.s.yi de göz önünde bulundurarak, başka şarkılar var mı acaba? Şarkılar var ama Nükhet Duru şarkılarından bahsediyorum farkındaysanız.
Sıla'nın altın yılıydı bu yıl. Çünkü; "Vaveyla" albümündeki gibi, pop bir albümün alt yapısının çok profesyonel bir senfoniyle çalınması bir sanatçının müziğe yaklaşımının profesyonelliği açısından çok önemli. "Joker" albümü de müziğimizin en profesyonel işi. Usta müzisyenler bir otel odasına kapanıp günlerce sadece müzik yapıyorlar. Bundan daha profesyonelce bir şey olabilir mi? Sıla'nın da hiç çok satayım, çok popüler olayım kaygısı yok. Sadece müzik yapıyor, o kadar. Sıla'ya bir yazım da asaletinden, müziğe olan saygısından ve de o heybetli görüntüsüne rağmen kibirle uzaktan-yakından alakasının olmamasından dolayı "Kontes" demiştim ama aslında müziğe filozofça yaklaşımından dolayı müziğin profesörü demek istiyorum ona. Fazlasıyla hak ediyor Prof.luğu.
Cem Adrian'a saygı duymak dışında tek kelime bile etmek istemiyorum. Onun kendinden taviz vermeyişi bile insan üstü bir durum. O başlı-başına sesksist sisteme bir başkaldırı, bir isyan. Onun varoluşu bile bir yerlere dokunarak kalıpların yıkılmasını sağlıyor. Ne Zeki Müren, Ne Bülent Ersoy, ne de Tarkan... Bu ülkede müzik aracılığıyla tabuları yıkan bir devrimci varsa, o Cem Adrian'dan başkası değildir.
Göksel de risk alarak müziğini geliştirebilenler olmasından dolayı bu yılın dinlenilesi albümlerinden birini yapmış.
Grup olark Red'i tek geçerim. Rock müziğini, Rock Müziğinin altını müzikal anlamda da doldurarak düşüncelerine, anlatmak istediklerine aracı edebilen ülkemizin en önemli grubudur. Ben ilk defa bu kadar çok beğendim ülkemizden çıkan bir Rock albümü. Bence bugüne kadar ki en iyi Rock albümdür ülkemizde çıkan.
Asfalt Dünya da kulağımızın pasını silecek bir iş yapmış Red gibi. Çok Rock'a yakışır bir iş çıkarmışlar. Albüm değil müzik yani yapılan iş. Red'i sollamışlar desem yeridir. Sert ama tatlı bir müzik yapmışlar. Çok rahat hazmedebiliyorsun.
Özge Fışkın'ı ilk albümünde çok hissederek dinleyememiştim ama bu albümü bir kadın Rock'çı adına aynı Red grubu gibi beni çok şaşırttı. Çünkü hiçbir kadın Roçk'çı Batı'ya bu kadar yakın bir albüm, Rock müziğne bu kadar yakışan bir albüm çıkarmamıştı daha önce ama bence. Neden mi? Çünkü bu ülkede yapılan Rock müzikler bana yapay, özenti geliyordu. Red ve Özge Fışkın'ın albümleri Batı anlamında bugüne kadar ki en iyi Rock işler.
Pinhani'yi son albümünde daha samimi, daha dinlenesi buldum ve bu yıl çok dinlediğim albümlerden biri oldu. Çünkü özgün bir iş yapmışlar. Benzerlerinden sıyrılıyor ve dinlerken tat veriyor, haz veriyor. Yetmez mi?
Yasemin Mori ilk albümüyle piyasaya çıktığında kulaklarıma inanamamıştım. Bu ülkede böyle sanatçılar var mıymış gerçekten dedim. Onun varoluşu bile müziğimiz adına en büyük zenginliktir. Müziğimize boyut kazandıranlardan bir olduğu için, onun albümlerini eleştirmek, eksik bulmak ne haddimize. O hayat boyu müzik yapsın, yeter bize.
Jehan Barbur da aynı Yasemin Mori gibi başımıza düşen bir şans, bir fırsat, bir en güzellik müzik adına. Onun yaptığı her albüm dinlenesi çünkü. Her albümünü sabırsızlıkla bekliyorum. Bu sanatçılar başlı başına bir müzik zaten. Jehan Barbur dediğim zaman aklıma bir albüm veya bir şarkı gelmiyor ki, oturup can kulağıyla dinlenmesi gereken bir müzik geliyor.
Yasemin Mori ve Jehan Barbur sadece şarkı söylemiyor ayrıca, müzik aracılığıyla hikaye de anlatıyorlar ama özgün ve de kendi bakış açılarıyla evrensel boyutta.
Sibel Gürsoy çok uzun bir aradan sonra Caz formatındaki albümüyle çıktı karşımıza. O diğerleri gibi bir albüm yapıp kaybolanlardan değil, müzik adına kendini yetiştiren, geliştirenlerdendi. Hep müziğin içindeydi ve içine sinen bir albümle yeniden merhaba dedi müzikseverlere.
Bu yıl Hediye Güven, Şenay Lambaoğlu gibi Caz yapan sanatçılarla tanıştık. Teşekkür ederim onlara müziğimizi geliştirmeye çalıştıkları için. Ceylan Ertem'in ikinci albümüymüş ama ben bu yıl tanıdım ve o da müziğimizin yapı taşı olabilecek nadide işler yapıyor. Ülkemizde "Caz yapmak" gereksiz konuşmak anlamına geldiği için, onların yaptıkları gerçekten cesaret işi.
Demet Sağıroğlu'nu özlemiştik. Belki albümünde bir yenilik olmayabilir ama pırıl-pırıl bir kayıt olmuş. Hala ilk günkü gibi hançeresinin jiletten farkı yok. Parçalıyor bizi dinlerken. Bu ülkede ihmal edilmemesi gereken en duygu yüklü ve en önemli seslerden. Daha çok proje, daha çok Demet Sağıroğlu diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder